Kartal Tibet’in Anısına: “İtham Ediyorum”

Geçen 2 Temmuz’da sonsuzluğa uğurladığımız Kartal Tibet, oyuncu ve yönetmen olarak Türk sinemasına büyük zenginlik katmış, unutulmaz izler bırakmış bir sanatçıydı. Yeşilçam’ın “altın yılları” olarak bilinen dönemde, mendil ıslattıran melodramlarda, “Karaoğlan”, “Tarkan” gibi çizgi roman uyarlamalarında, “avantür” tabir edilen vurdulu kırdılı filmlerde, “Bitirim Kardeşler” gibi sevimli güldürülerde rol almış, yönetmenliğiyle de “Tosun Paşa”dan “Milyarder”e, “Öğretmen”den “Zübük”e kadar pek çok üst düzey yapıma ve daha bir dizi Kemal Sunal filmine imza atmıştı.

Kendi adıma, “Hıçkırık”, “Çalıkuşu”, “Dokuzuncu Hariciye Koğuşu”, “Yumurcak”, “İngiliz Kemal”, “Vukuat Var” gibi filmlerde canlandırdığı karakterlerle ve elbette ki “Tarkan”la zihnimde hep canlılığını koruyacak bir oyuncudur Tibet. Ama tüm bunlar yana; 1972’de Fuat Özlüer’in senaryosundan Orhan Elmas’ın çektiği “İtham Ediyorum” filmindeki Kartal Tibet gerçekten bir başkadır. Çünkü Tibet, “İtham Ediyorum”da üstlendiği Savcı Ayhan Hakman rolüyle, yalnızca Yeşilçam’ın değil dünya sinema tarihinin en ayrıksı, en sıra dışı, en ilginç ve unutulmaz hukuk insanını, eşi benzeri olmayan bir savcıyı çıkartır karşımıza. Daha doğrusu, enteresan olan Savcı Ayhan Hakman kadar, yaşadığı inanılmaz olaylar ve hayallere sığmayacak bir yargılama sürecidir.

Kendisiyle tanışma fırsatı bulmuş, derin kültürel bilgisine hayranlık duymuş birisi olarak, Kartal Tibet’in anısı önünde saygıyla eğilerek, bence gerçek bir “kült film” olan “İtham Ediyorum”u anlatmaya çalışayım. Baştan belirteyim ki bu yazıda filmin düğüm noktalarını, sürprizlerini ve finalini açık açık yazdım. “İtham Ediyorum” gibi yapımından bu yana 50 yıl geçmiş böylesi bir Yeşilçam klasiğine dair bir yazının tüm ayrıntılarıyla anlam kazanacağına inanıyorum.

Kenan Akay’ı kim öldürdü?

Şimdi yerinde yeller esen Sultanahmet Adliyesi görüntüleriyle başlayan filmde babacan Başsavcı (Hulusi Kentmen), Savcı Ayhan Hakman’ı (Tibet) odasına çağırır ve onu çok mühim, mesleki geleceği açısından dönüm noktası olabilecek bir cinayet davasına atadığını söyler. Fatma Pınar (Melda Sözen) adlı genç bir kadının cinayetle suçlandığı, sonucu idam cezası olabilecek bir davadır bu. Genç kadın bir gece Kenan Akay’ı (Önder Somer) tabancayla vurarak öldürmekle itham edilmekte fakat adamı hiç tanımadığını, masum olduğunu iddia etmektedir. Gazeteler her gün bu davayı yazmaktadır.

Ataköy’de oturan Savcı Ayhan Hakman, karısı Selma (Hale Soygazi) ve film boyunca çok az gördüğümüz küçük kızıyla mutlu bir yaşam sürdürmektedir ve mesleğine son derece bağlı, asla taviz vermeyen bir hukukçudur. Karısının neden sık sık kâbus gördüğü, gaipten sesler duyduğu ve zaman zaman neden intihara yeltendiği bilinmez ama Ayhan Bey her seferinde sevgiyle sarılarak onu sakinleştirmektedir. Selma’nın doktoru (Kayhan Yıldızoğlu) ise seyahate çıkmasını öğütler, iyi bir tatilin her şeyi halledeceği kanısındadır.

Hiçbir duygunun tesiri altında kalmadan…

Sanık Fatma’nın duruşmalarını kamyon şoförü kocası Hasan Pınar (Bora Ayanoğlu) ile Selma Hanım da izlemektedir. Hatta ailece pikniğe gittikleri bir gün tesadüfen, Hasan Pınar kendi hayatını tehlikeye atarak savcının çocuğunu ezilmekten kurtarır. Bu olay sonrasında Selma Hanım kocasına “Zavallı kadının üstüne çok gitmiyor musun, belki de masumdur, bak kocası da çocuğumuzun hayatını kurtardı” türünden şeyler söyler. Ayhan Hakman, “İnsan olarak ona minnettarım ama ben sadece vazifemi yapıyorum, adaleti sağlamakla yükümlüyüm” der. Karısının “Karın ve çocuğun karşına bir suçlu olarak çıksa bile de böyle mi davranırsın?” sorusuna ise “Evet, hiçbir duygunun tesiri altında kalmadan görevimi yaparım” diyecektir Savcı Hakman.

Şeytani plan ve şantaj

Hâkimin (Atıf Kaptan) otoritesini konuşturduğu duruşmalar boyunca sanık avukatı (Muammer Gözalan) müvekkilini başarıyla savunur, savcıyla aralarında bir tür satranç mücadelesi yaşanır. Örneğin gözleri üst derece miyop, üstelik astigmatı olan tanık Rasim Pala’nın (Osman Alyanak) ifadelerinin dikkate alınamayacağı konusunda yargı makamını ikna eder işbilir avukat.

Fakat Fatma Pınar sonunda pes eder, öldürülen Kenan Akay’ı uzun süredir tanıdığını, cinayette kullanılan tabancayı komşusundan çaldığını, fakat adamı kendisinin öldürmediğini söyler. Katilin kim olduğunu bilmemektedir ve duruşmada Kenan Akay’la ilişkisini geriye dönüşlü sahnelerle anlatmaya başladığında işler iyiden iyiye karışır.

Kenan, genç kızlarla bir şekilde tanışmakta, evlilik vaadiyle onları iğfal etmekte, sonra da para bulmaya zorlamaktadır. Yöntem olarak da bir gece kendilerini bir arabanın önüne atıp yaralanmalarını, kendini acındırmalarını, sonra da otomobildeki adamla ilişkiye girmelerini önermektedir. Fatma Pınar kocasıyla bu şekilde tanışmış, mutluluğu bulmuş, fakat Kenan’ın şantajlarından bıkmış usanmıştır.

“Karım bile olsa…”

Sanık Fatma Pınar bunları anlattıkça, savcılık makamında oturan Ayhan Hakman fenalık geçirmeye başlar, sonunda bayılır. Çünkü kendisi de çok sevdiği karısı Selma’yla aynen böyle tanışmıştır! Bu arada Kenan Akay’la ortak çalışan ve şantajda kullanılan görüntüleri çeken fotoğrafçı da savcıdan para ister, aralarında mücadele başlar, adam kaçarken bir arabanın altında kalarak ölür ve Ayhan Hakman karısının Kenan Akay’la birlikte göründüğü fotoğrafları alır.

Savcımız evde karısının yakasına yapışır:  “Konuş… Bütün bunların kötü bir rüya olduğunu söyle… Devam et yalanlarına…”

Kenan’ın yıllardır kendisinden şantajla para sızdırdığını ve sonunda onu öldürmek zorunda kaldığını itiraf eden Selma kocasına gene sorar:

-Bu durumda ne yapacaksın?

-Ne mi, bir savcının yapacağını, görevimi!

Uzatmayayım, başsavcıya giden, görevden affını isteyen Ayhan Akman davanın karar duruşmasında birden ortaya çıkarak tanık olmak istediğini, gerçek katili tanıdığını söyler ve parmağıyla karısını işaret eder. Fatma beraat ederken Selma cezaevine girer ve altı yıl yattıktan sonra tahliye olur. Paşakapısı Cezaevi’nin kapısında kendisini bekleyen kocasına sarılır ve birlikte evlerine dönerler.

Yeşilçam tarihinde başta “Aşk Mabudesi”, “Beklenen Şarkı”, “Elbet Bir Gün Buluşacağız”, “Çile” olmak üzere pek çok film, kullandıkları “klişeler” gereği tezlere konu edilmiş, ayrıntılı biçimde incelenmiş, didik didik edilmiştir. Hukuk-sinema ilişkisinde “gerçeğe ters klişeler” konusunda bir inceleme-araştırma yapılsa, “İtham Ediyorum” ilk üç sırada yer alacaktır eminim ki.

Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Benzer Yazılar
default-featured-image
‘Örselenmiş kadın’ hukuk kriteri olsun
default-featured-image
Yargıtay son noktası koydu! Maaş geçiş promosyonu...
i
Ülkenin PKK İle Mücadelesinde Halkın Gaz Bombasından Etkilenmesi Hak İhlalini Oluşturmaz-AYM Kararı
773x435_cmsv2_c889a1f1-98d8-599f-ae50-11fe5d156835-4814412
12 Yıldır Süren Davada Taraf Uzun Yargılamadan Dolayı Tazminat Hak Eder
alkolsatisi
Polis, Gece 22.00'dan Sonra Alkol Satışı Yapıldığına İlişkin Alıcı Kılığında Büfeye Tuzak Kuramaz
ankara-bam-4-123-07-202016-05
Her Ne Kadar Eşi ,Uyuşturucunun Sanığa Ait Olduğunu Söylese de Sanığın Kabulu Etkin Pişmanlık Hükmünü Oluşturur
569ae394-95b6-4415-aff8-89b675fee871b18d927d-177b-4859-ba00-88e448e92846
Koronavirüs Dolayısıyla Kiranın Düşürüldüğüne İlişkin Haberin BAM Kararı
907441-642x340
Yargıtay, Faturanın Sahteliğinde Bu Hususlara Dikkat Ediyor
arabuluculuk-nihai-tutanaginin-sunulmamasi-gerekcesiyle-davanin-reddi_65b78
Arabuluculuk Nihai Tutanağının Sunulmaması Gerekçesiyle Davanın Reddi
aile_konutundaki_serh_nasil_kaldirilir_h11977_2550f
Aile Konutu Şerhinin Terkini İstemi
ziraat-bankasi-halkbank-vakifbank-garanti-bbva--4882707
Bankalara Rekabete Aykırı Davranışlar
752x395-milyonlarca-arac-sahibini-ilgilendiriyor-danistay-acikladi-artik-hacizli-araclar-1560862424685
Hacizli Aracın Tescil Talebi, Noter Satışından Sonra Konulan Hacizler