Daire, olayda ismi geçen üretim şefinin işyerinde amir konumda olmasının işçiye, “Lan oğlum elini cebinden çıkar” diyerek küçültücü, tahrik edici ifade kullanma hakkı vermediği kaydedildi.
Bir işyerinde, yaşadığı tartışma sonrasında işveren tarafından işten çıkartılan işçi, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının olduğunu ileri sürerek dava açtı. İş Mahkemesinde görülen davada işçi avukatı, üretim tesisinin durması sonucu müvekkilinin yanına gelen üretim şefinin şiddetli bir şekilde müvekkilinin koluna müdahale ederek “Elini cebinden çıkar” dediğini söyledi. Bu durum üzerine müvekkilinin, amirinin elini iterek “Sen ne yapıyorsun?” dediğini bildiren işçi avukatı bu olayın üzerine işyerindeki amirin ise “Lan oğlum sen ne ayaksın?” demek suretiyle müvekkiline hakaret etmeye başladığını ifade etti.
YEREL MAHKEME FESHİ HAKLI BULDU
Davada işyeri avukatı da, dava dilekçesinde ileri sürülen iddialarının tümüyle gerçek dışı olduğunu savundu. İşyeri avukatı ayrıca, davacı işçinin, üretim şefinin üzerine yürüyerek yumruk atmaya çalıştığını, bağırarak tehdit ettiğini iddia ederek davanın reddini istedi. Mahkeme, işçinin amiri üzerine yürümesinin sataşma niteliğinde olduğunu belirterek, işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesi ile davayı reddetti.
YARGITAY YEREL MAHKEME KARARINI BOZDU
Yerel mahkeme tarafından verilen karar işçi avukatınca temyiz edilince dosya Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne geldi. Temyiz incelemesi sonucunda Daire, davacı işçinin eyleminin haklı fesih boyutuna varmadığını kaydederek, davayı reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararında ise önemli tespitlerde bulunuldu.
KARARIN GEREKÇESİ
Kararda, olayda ismi geçen üretim şefinin işyerinde amir konumda olmasının, işçiye “Lan oğlum elini cebinden çıkar” diyerek küçültücü, tahrik edici ifade kullanma hakkı vermediği gibi, davacı işçinin verdiği tepkinin ise ilk hareket ve tahrik edici eylemin karşı taraftan gelmesi nedeni ile haklı fesih boyutuna varmadığı ifade edildi. Kararda, şu ifadelere yer verildi:
“Dosya içerisinde davacının daha önce bu tarz bir eylemine dair davalı işveren tarafından verilen ceza ya da tutanağa rastlanmadığı, davacının tahrik neticesinde sarf ettiği sözler olsa da vurma ya da hakarete varan söz ve davranışı olmadığı bu nedenle davacı eyleminin haklı fesih boyutuna varmadığı, yapılan feshin ancak geçerli fesih olarak kabul edilebileceği anlaşılmakla, feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararının bozulması gerekmiştir.” (Olcay Kabaktepe – Aydınlık)