ANAYASA MAHKEMESİ
BİREYSEL BAŞVURU
BAŞVURU NUMARASI : 2016/69274
- Somut olayda kolluk görevlilerinin düzenlediği tutanağa göre başvurucunun işlettiği işyerine gelen bir
polis memuru 18/11/2014 tarihinde saat 00.20 civarı müşteri görünümüyle, alkollü içki satın almak
istediğini beyan ederek önceden seri numarası alınmış parayı uzatmış ve başvurucu içkiyi görevliye
uzatarak para üstünü vermeye çalışmıştır. Kolluk görevlisi bundan sonra polis kimliğini göstererek
tutanağı düzenlemiş ve bu tutanak esas alınarak Kurul tarafından başvurucuya idari para cezası
verilmesine karar verilmiştir. - Buna göre polis memurunun kabahatin işlenmesi sürecinde yalnızca edilgen bir biçimde kabahat teşkil
eden eylemi incelemeklesınırlı kalmadığı ve bunun aksine kabahatin işlenmesinde aktif olarak rol aldığı
görülmektedir. Ancak alkollü içki dışındaki ürünlerin de satışının yapıldığı söz konusu işyerinde
gerçekleşen olayda başvurucunun polis müdahalesi yapılmadan önce işyerindeki alkollü içkileri yasak
olarak belirlenen saatlerde sattığı yönünde bir şüphenin var olduğu somut bir biçimde
gösterilememiştir. Dolayısıyla ortada söz konusu kabahatin daha önce işlenmiş olduğu yönünde
bir şüphe olmadığı hâlde kamu görevlileri aracılığıyla bu kabahatin işlenmesine sebebiyet
verildiği anlaşılmaktadır. - Başvurucu da bu hususu itiraz dilekçelerinde açık bir biçimde öne sürmüş ancak derece
mahkemelerinin kararlarında bu yönden hiçbir değerlendirme yapılmamıştır. İtirazı inceleyen Hâkimlik
sadece düzenlenen resmî nitelikli tutanağın aksine bir delilin başvurucu tarafından ileri sürülemediğini
belirtmekle yetinmiş ve müdahalenin anayasal güvencelere uygun olup olmadığını tartışmadan söz
konusu tutanağı esas almıştır. Ayrıca bu tutanağın dışında isnat edilen kabahatin işlendiğine dair
başkaca bir delilin de bulunmadığı görülmektedir.
- Diğer taraftan 5326 sayılı Kanun’da gizli soruşturmacı gibi bir usulün kabahatler yönünden
uygulanmasına imkân veren bir düzenleme olmadığı gibi bu konuda 5271 sayılı Kanun hükümlerinin
uygulanmasına imkân veren bir atıf da bulunmamaktadır. - Bu durumda suçların soruşturulması ve kabahatlerin ortaya çıkarılması görevinin kamu yararı
bakımından önemi ve güçlükleri kabul edilmekle birlikte hukuk devleti ilkesi ışığında
yorumlandığında somut olayın koşulları altında başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinin
gerektirdiği hakkaniyete uygun yargılamadan yoksun bırakıldığı sonucuna varılmıştır. - Açıklanan gerekçelerle adil yargılanma hakkı bağlamında hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir. - HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle; - Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA
OYBİRLİĞİYLE, - Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında
hakkaniyete uygun yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE M. Emin KUZ, Yıldız SEFERİNOĞLU
ve Selahaddin MENTEŞ’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, - Diğer ihlal iddialarının ayrıca İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,
- Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yeniden yargılama yapılmak üzere Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (2016/6077 Değişik İş)
GÖNDERİLMESİNE, - 239,50 TL harç ve 3.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.239,50 TL yargılama giderinin
BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE, - Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru
tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona
erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA, - Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/3/2020 tarihinde karar verildi.