Ankara Barosu Yönetim Kurulu’nun LGBT etkinliğine karşı çıkan Avukat Merve Ayvalı, Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden alındı, disiplin kovuşturması başlatıldı. Ayvalı, bugün adliye önünde meslektaşları ve çok sayıda kitle örgütü ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Haber: Doğan Özkan / Aydınlık Gazetesi
Haziran ayında düzenlediği LGBT etkinliği nedeniyle tepki toplayan Ankara Barosu şimdi de bu etkinliğe karşı çıkan Av. Merve Ayvalı’yı Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden aldı ve disiplin kovuşturması başlattı.
Baro yönetimine tepki, Av. Merve Ayvalı’ya ise destek yağdı. Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, AK Parti MKYK Üyesi Av. Ceren Tuncer, Hukukçular Derneği Genel Başkanı Ahmet Yılmaz, Av. Ceyhan Mumcu; Ayvalı’ya destek paylaşımlarında bulunan isimler arasında yer aldı.
Av. Merve Ayvalı, bugün adliye önünde meslektaşları ve çok sayıda kitle örgütü ile birlikte basın açıklaması yaptı.
Ayvalı basın açıklamasında, “‘LGBT Çocuk Vardır, Trans Çocuk Vardır’ kampanyaları küçücük çocuklara cinsellik yüklemektir. Uyarıyoruz: Gençlerimiz tuzağa çekiliyor, herkes ya susuyor ya bu tuzağa ortak oluyor. Vicdanlara sesleniyoruz: Bu çocukların haklarını kim savunacak? LGBT’yi dayatan baro yönetimi istemiyoruz.” ifadelerini kullandı. Ayvalı açıklamalarına şöyle devam etti:
‘TÜRK MİLLETİNİN BİZİMLE OLDUĞUNU BİLİYORUZ’
Basın açıklamamıza başlamadan önce bugün buraya gelerek bizlere destek veren başta kıymetli meslektaşlarıma, Hukukçular Derneği’ne, Hukukanaliz internet sitesi yöneticilerine, Cumhuriyet Kadınları Derneği’ne, Ankara Birleşik Aile Platformu’na ve Türkiye Gençlik Birliği’ne teşekkür ediyoruz.
Hukukçularımızla, demokratik kitle örgütlerimizle, vatansever Ankara halkıyla bir araya geldik, büyük ve güçlü bir mücadele verdiğimizi gösterdik. Günlerdir gelen destek mesajlarıyla büyük Türk Milletinin bizimle olduğunu biliyoruz.
Bilindiği üzere, geçen Haziran ayında Onur Ayı etkinlikleri kapsamında ve Cumhuriyetimizin 100. Yılı logosuyla Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından düzenlenen “Güncel Gelişmeler Işığında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Mücadelesi ve LGBTİ+lar” başlıklı etkinliğe kişisel sosyal medya hesabımdan tepki göstermiştim.
“Ankara Barosu LGBT ideolojisinin propagandacısı olmuş. Ankara Barosu’na kayıtlı bir avukat olarak sessiz kalmıyorum, bu etkinlik iptal edilmeli” paylaşımım nedeniyle baro yönetim kurulu kararıyla hakkımda disiplin kovuşturması başlatıldı. Yine baro yönetim kurulu kararıyla Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevimden alındım, Çocuk Hakları Merkezi ve Kadın Hakları Merkezi üyeliklerinden çıkarıldım.
Görevden alma kararını yargıya taşıyacağımı ve hukuki mücadele başlatacağımı öncelikle belirtmek isterim. Ancak bu mücadele yalnızca hukuki bir mücadele değildir. LGBT propaganda ve dayatmasına karşı mücadele; insanı ve toplumu, emperyalist Batı kaynaklı ideolojik/kültürel saldırılardan korumayı amaçlayan çok yönlü bir mücadeledir.
‘LGBT İDEOLOJİSİNİN PROPAGANDASI YAPILIYOR’
Sosyal medya paylaşımımda “Ankara Barosu LGBT ideolojisinin propagandacısı olmuş” demiştim. Evet, yine söylüyorum, basının önünde tekrar ediyorum: Ankara Barosu LGBT ideolojisinin propagandasını yapıyor!
“Farklı cinsel yönelimlere sahip bireyleri korumayalım mı?” diyerek, “İnsan haklarını savunuyoruz” diyerek sizi kandırmalarına izin vermeyin! Herkesi nefret suçlusu ilan etmelerine izin vermeyin!
Sorun onlara: Neymiş bu toplumsal cinsiyet? Neymiş bu “LGBTİ+”? “+”nın içine kaç cinsiyet, kaç cinsel kimlik giriyormuş, bunları hangi otorite belirliyormuş?
‘SORUN ONLARA!’
Etkinliğin ismine yazmışlar, o halde sorun onlara!
Size cevap veremeyecekler. Ezberlerini tekrarlayacaklar. Öyleyse biz açıklayalım. Toplumsal cinsiyet adı altında doğal olmayan cinsiyetleri yayıyorlar. “LGBTİ+” tanımını kabul ederek; kadın ve erkek olan biyolojik cinsiyetin kişiye “atanmış” olduğunu, oysa insanların istediği cinsiyette veya birinden diğerine gidip gelen “akışkan” cinsiyette ve hatta cinsiyetsiz olarak yaşayabileceğini, cinsiyette ve cinsellikte normalin ve sınırların olmadığını savunuyorlar. Buyrun size yepyeni bir ideoloji! Bilim dışı, çürük çarık ama eleştirmek yasak!
‘İNSAN HAKLARI MASALLARIYLA TUZAĞA ÇEKİYORLAR’
Ankara Barosu yönetim kurulunun görevden alma kararında “insan hakları temel politikalarına ve hak temelli merkezlerde çalışma prensiplerine aykırı davrandığım” iddia ediliyor.
Sosyal medya paylaşımımda, eşcinsel ya da transseksüel vatandaşlarımızla ilgili en ufak bir ifade yoktur. Anayasamıza göre hiçbir ayrım gözetmeksizin herkes eşittir, herkesin insan ve vatandaş olarak hakları koruma altındadır.
LGBT tartışmaları sürekli ve bilinçli olarak insan hakları düzlemine çekilmekte; eşcinselliğin teşvikine ve LGBT ideolojisine karşı çıkanlara homofobik ya da nefret suçlusu etiketi yapıştırılmaktadır.
‘GERÇEK İSE BAMBAŞKA’
Gerçek ise bambaşkadır. Eşcinselliği, transseksüelliği ve “+” diyerek tanımladıkları doğal olmayan cinsel kimlikleri yayanlar insanı yıkıma uğratanların ta kendisidir.
İnsanı cinsiyetine yabancılaştırmanın neresinde insan haklarını savunmak vardır?
İnsanı kendi bedeniyle kavgalı hale getirerek bunalıma, uyuşturucuya, intihara sürüklemenin neresinde insan haklarını savunmak vardır?
Ne ilginçtir ki, bir yandan insanlık düşmanı PKK’ya binlerce tır silah veren, kafa kesen IŞID’i besleyen yabancı devletler diğer yandan LGBT örgütlerine insan haklarını savunsunlar diye milyonlarca dolar fon veriyor.
Uyarıyoruz: Gençlerimiz tuzağa çekiliyor, herkes ya susuyor ya bu tuzağa ortak oluyor.
‘BU ÇOCUKLARIN HAKLARINI KİM SAVUNACAK?’
LGBT dayatması çocukları istismara açık hale getiriyor, bunu bütün dünya görüyor. Hatta bazı ülkeler LGBT propagandasını engelleyerek çocukları korumak için yasa çıkarıyor.
Bugün LGBT ideolojisine ve onun hangi adla hangi içerikle yapılırsa yapılsın her türlü etkinliğine karşı çıkmak aynı zamanda çocukları korumaktır, geleceğimizi korumaktır. İşe bakın ki Ankara Barosu yönetimi çocukları koruduğu için Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısını görevden alıyor.
Hâlâ görmeyenler, duymayanlar, bilmeyenler için çocuklarımızın nasıl zarar gördüğünü birkaç örnekle anlatalım.
Cinsel kimlikleri oluşmamış çocuklara “kız ya da erkek bedeninde doğmuş olabilirsin ancak kız ya da erkek olmak zorunda değilsin, ileride cinsiyetini kendin seçebilirsin hatta cinsiyetsiz olabilirsin” demek çocukların cinsiyetiyle, ruhsal ve bedensel bütünlüğüyle oynamaktır.
‘KAMPANYALAR ÇOCUKLARA CİNSELLİK YÜKLEMEKTEDİR’
“LGBT Çocuk Vardır, Trans Çocuk Vardır” kampanyaları küçücük çocuklara cinsellik yüklemektir.
Sözde medeni Avrupa başkentlerindeki Onur Yürüyüşlerinde, çocukların pornografik şovların öznesi yapılması, cinselliklerini sergilemeye teşvik edilmesi, uygunsuz görsel materyallere maruz bırakılması, cinsel eylemin tarafı haline getirilmesi çocuk istismarıdır. Hem de yaygın ve kitlesel bir istismardır.
LGBT hareketi evlat edinme hakkını savunuyor. “Eşcinsel ebeveynler” çocuklarını “LGBT birey” olarak yetiştiriyor. Dünyada bunun örneklerine baktığımızda zorla cinsiyeti değiştirilen, cinsiyeti değiştirilirken hayatını kaybeden, psikolojik sarsıntılar yaşayan çocuklar görüyoruz. Bu da çocuk istismarıdır.
Uzaklara gitmeye gerek yok, İstanbul Üniversitesi bünyesinde yayınlanan bir makaleyle Türkiye’de 18 yaş altı 22 çocuğa geri dönüşsüz hormon tedavisi uygulandığı ve 7 çocuğa öncül cinsiyet değiştirme operasyonları yapıldığı ortaya çıkmıştır. Türk Medeni Kanunu’na göre 18 yaşın altına cinsiyet değiştirme operasyonu yapılması yasaktır. Masum ve bilinçsiz çocukların, kanuna aykırı olarak cinsiyet değiştirmeye sürüklenmesi apaçık bir istismardır.
Vicdanlara sesleniyoruz: Bu çocukların haklarını kim savunacak?
‘DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HİKAYEYMİŞ!’
Son olarak, görevden alma kararıyla düşünce ve ifade özgürlüğüne darbe vurulduğunu belirtmeliyim. Meslektaşların hakkını savunmakla görevli Ankara Barosu yönetimi, LGBT’yi, savunmak uğruna Anayasal koruma altındaki düşünce ve ifade özgürlüğünü hiçe sayarak hukuku çiğnemiştir.
En önemlisi ise, Baro yönetimi, ülkemizin köklü ve değerli bir kurumu olan Ankara Barosu’nu LGBT dayatmasının merkezi haline getirmiştir.
LGBT’yi dayatan baro yönetimi istemiyoruz!
‘DAVANIN İLK İMZACISI OLACAĞIM’
Av. Ceyhan Mumcu: Ceza hukuku ve baro disiplin hukukunda uzmanlık yapmış bir avukatım. Sayın meslektaşımın yaptığı açıklamada ne ceza hukukunu ne baro disiplin hukukunu ihlal var. Dolayısıyla yapılan işlem hukuka aykırıdır. Bu işlemi baromuzun dayanak yapması bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Kararı verenler arasında stajyerim Ülkü de var. Ülkü bizi ziyaretinde, ‘Hiçbir zaman LGBT propagandası yapmayacağız’ demişti. Bize söz vermişti. Bize verdiği söz üzerine bu yönetime kefil oldum. Bugün işlem yaptığınız meslektaşım da size oy verdi. Böyle bir tavra niye girdiniz? Niye verdiğiniz sözü inkar ettiniz? Ülkü sana hakkımı helal etmiyorum. Bu hukuki işlemin iptali için açılan davada ilk imzayı ben atacağım. Meslektaşımı savunma görevini onurla yürüteceğim. Bu davayı biz kaybetmeyeceğiz.