6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “İkrar” başlıklı 188.maddesinde; “(1) Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. (2) Maddi bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemez.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Düzenleme kapsamında bir uyuşmazlıkta, taraflardan birinin yargılama sürecinde ikrar ettiği hususun o uyuşmazlıkta artık çekişmeli olmaktan çıkacağı ifade edilmiştir.
Yargıtay uygulaması ve doktrinde de ifade edildiği üzere ikrar, bunu yapan tarafın mahkeme önünde tek taraflı açık irade beyanı ile olur. İkrarın karşı tarafça kabulü de gerekli değildir. Bu nedenle, karşı tarafın yokluğunda da ikrar yapılabilir. İkrar, mahkeme önünde sözlü olarak da yapılabilir. Uyuşmazlıkta taraflardan biri, dilekçe ile de bir vakıayı ikrar edebilir. Bir tarafın dilekçe ile ikrarının geçerli olabilmesi için, ikrar beyanının ayrıca tutanağa geçirilmesine ve dilekçe sahibine okunarak imza ettirilmesine gerek yoktur.
Doktrinde bazı yazarlar, bir davada yapılan mahkeme içi ikrarın başka bir davada da geçerli olacağını ve kesin delil teşkil edeceğini, bir davada sunulan belgelerde bulunan veya hakim huzurunda tarafça veya vekilince yapılan ikrarın da geçerli olacağını, ikrar eden taraf aleyhine delil oluşturacağını ifade etmektedir.
Yine delil tespiti, İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve istihkak davasında, dosyasındaki ikrarın, mahkeme önünde yapılmış ikrar sayılacağı ve kesin delil oluşturacağına, zira ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz veya delil tespiti dosyasının, asıl dava dosyasının eki sayıldığına, Görevsiz veya yetkisiz mahkemede yapılan ikrarın da geçerli kabul edileceğine dair görüşler de mevcuttur.
Bir tarafın vekilinin bir vakıayı ikrar edebilmesi için, kural olarak vekaletnamesinde özel bir ikrar veya kabul yetkisinin bulunmasına gerek olmadığı, vekilin ikrarının kapsadığı olaylarla sınırlı olarak vekalet vereni bağlayacağı doktrinde ifade edilmektedir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2015 tarihli bir kararında; “…İkrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmayacağından, ayrıca ispat için delil gösterme zorunluluğu yoktur. (6100 sayılı HMK m.187)” şeklinde hüküm tesis etmiştir.
SONUÇ OLARAK; Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez. Bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli sayılır ve ikrar eden taraf aleyhine kesin delil teşkil eder.