Aşırı Yararlanma (Gabin) ve Hile (Aldatma) Yargıtay Karar Derlemesi

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Aşırı yararlanma” başlıklı 28’inci maddesinde; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Madde kapsamında bakıldığında sadece edimler arasındaki açık bir oransızlık olduğunun farkında olunması başlı başına yararlanma kastının gerçekleştiği anlamına gelmez. Zira liberal ekonomik sistem içerisinde her zaman, sözleşmedeki edimler arasında makul bir oranın bulunması aranmaz ve beklenmez. Zira; liberal ekonominin temelleri edimler arasında az veya çok bir oransızlığın var olması, taraflardan birinin daha fazla avantaj elde etmesi, diğer tarafın ise daha az avantaj kazanması üzerine kuruludur. Dolayısıyla tek başına edimler arasında açık oransızlığın bilinmesi yararlanma kastının gerçekleşmesi için yeterli değildir; sömürenin ayrıca karşı tarafın zayıf durumda olduğunu bilmesi ve edimler arasındaki aşırı oransızlık sonucunda kendi lehine ve fakat zayıf durumda olan tarafın aleyhine olan sözleşme ilişkisinin kurulmasını istemesi gerekmektedir. Aşırı yararlanma kurumunun amacına bakıldığında da, kanun koyucunun hedefinin piyasadaki dengesizliklere bir düzen getirmek olmadığı görülecektir. (Doç.Dr.Seda İrem ÇAKIRCA, Aşırı Yararlanma Kavramı, İSTANBUL 2015, s.171-172).

Her sözleşmede edimler arasında tam bir eşitlik ve oranın bulunması mümkün değildir. Bir taraf daha kazançlı çıkabilir. Edimler arasındaki her oransızlık yüzünden sözleşmenin iptali cihetine gidilmesi alışverişteki ve ticari hayattaki emniyeti ve istikrarı ortadan kaldırır. Temel ilke olan sözleşme özgürlüğüne ters düşer. Ticari hayattaki ve alışverişlerde genellikle kar etme amacı güdülür. Bu itibarla aşırı yararlanmada “gabin”de edimler arasında “açık bir oransızlık” aranmaktadır. İsviçre ve Türk Borçlar Kanunlarında Fransız Medeni Kanunundan farklı olarak Alman Medeni Kanununda olduğu gibi ayrıca subjektif unsurun varlığı da ikinci bir koşul olarak kabul edilmiş böylece aşırı yararlanmanın “gabinin” sınırları daha da daraltılmıştır (Yargıtay Onursal Başkanı Eraslan ÖZKAYA, Aşırı Yararlanma (Gabin) Davaları, 4.Baskı, ANKARA 2020, s.30).

Sözleşmenin yapıldığı sırada sözleşmeden yararlanan kimse karşı tarafın bu zaafını bilmiyorsa istismardan ve subjektif unsurun mevcudiyetinden söz edilemez. Zira asıl olan sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşme özgürlüğü kötüye kullanılmadığı sürece kısıtlanamaması gerekir. Sömüren tarafın istismar kastı bulunmayıp sadece ihmal şeklinde bir kusuru varsa aşırı yararlanmanın subjektif unsuru oluşmaz.” (Yargıtay Onursal Başkanı Eraslan ÖZKAYA, Aşırı Yararlanma (Gabin) Davaları, 4.Baskı, ANKARA 2020, s.36). Yargıtay da 1969 yılında verdiği ve ilerleyen yıllarda uygulamada yeknesaklaşmış bir şekilde atıf yapılan bir kararında (YHGK. 5.2.1969 T. 1966/1-263 E. 90 K.) karşı tarafın zayıf durumunun herkes tarafından bilinebilecek olmasını yararlanma kastının gerçekleşmesi için yeterli bulmamıştır. Kaldı ki; kimi durumlarda zor durumda kalma halinin bizzat bilinmesi dahi yararlanma kastının karşılandığı anlamına gelmez. (Doç.Dr.Seda İrem ÇAKIRCA, Aşırı Yararlanma Kavramı, İSTANBUL 2015, s.171). Aşağıda hile ve gabin iddialarına dayalı davalarda Yargıtay uygulamasından örnekler mevcuttur;

Y.4.HD. 25.1.1949 T. 1949/611 E. 1949/231 K.:

Özet : Gabin hata, hile aynı davada ileri sürülemez.

“Dava: Gabin, hata ve hile sebebi ile sözleşmenin feshi talebinden ibaret bulunmasına göre her biri Borçlar Kanunu’nun başka başka hükümlerine tabi gabin, hata ve hileden hangisine istinat ettiği davacıdan sorularak davası tavzih ettirilmek ve ondan sonra duruşma yapılmak lazımdır. Hükmün BOZULMASINA,”

Y.1.HD. 28.3.1949 T. 1029 E. 1490 K.:

Özet : İddia gabin olmadığına göre tanık dinlenemez.

Y.4.HD. 20.3.1953 T. E.1720 K.1286:

Özet : Aynı davada hata, hile gabin sebebine dayanılamaz.

“…Gabin hata ve hile sebebiyle sözleşmenin feshi talebinden ibaret bulunmasına göre her biri Borçlar Kanununun başka başka hükümlerine tabi gabin, hata ve hilenin hangisine istinat ettiği davacıdan sorularak ona göre duruşma yapılması lazımdır. Hükmün BOZULMASINA,”

Y.4.HD. 26.1.1959 T. 2944/1230:

Özet : İvazlar arasında aşırı bir nisbetsizlik olsa dahi müzayakadan istifade etmek şartı olmadıkça davanın reddi gerekir.

“…İvazlar arasında aşırı bir nisbetsizlik sabit olsa dahi subjektif “enfisü” şart olan müzayakadan istifade sonunda akit yapılmış olduğu sabit olmadıkça gabin iddiasının reddi gerekir. Hükmün BOZULMASINA karar verildi.”

Y.T.D. 14.1.1966 T. 1964/495 E. 1966/207 K:

Özet : Gabinde objektif ve subjektif unsurların birlikte bulunmasının yanında subjektif unsurun istismarı da şarttır.

“…BK.md.21de yer alan gabinin varlığı için anılan maddede öngörülen subjektif ve objektif unsurların birlikte bulunması gerekir. Gerçekten ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulunduğu takdirde gabinin mutazarrının müzayaka halinde bulunmasından ve hiffetinden ya da tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş olması gerekir. İvazlar arasındaki açık nisbetsizlik gabinin objektif unsurunu müzayaka, hiffet ve tecrübesizlik de subjektif unsurunu teşkil eder. Ancak akdin feshi için BU İKİ UNSURUN BİRLİKTE BULUNMASI KAFİ OLMAYIP SUBJEKTİF UNSURUNDAN KARŞI TARAFIN İSTİSMAR VE İSTİFADE ETTİĞİNİN SÜBUTU DA ŞARTTIR.”

Y.1.HD. 4.3.1969 T. 391 E. 1133 K.:

“…Olayda objektif ve subjektid unsurların tahakkul etmediği yukarıda açıklanmış bulunmaktadır. Bir an için bu iki unsurun var olduğu kabul edilse bile gabin iddiasının sübuta erdiğini kabul etmek imkanu yoktur. Zira, gabin iddiasının kabul edilebilmesi için bir başka unsurun dahi gerçekleşmiş olması zorunlu bulunmaktadır. Gabinde üçüncü unsur bilerek yararlanmak keyfiyetidir. DAVALI TARAF SUBJEKTİF UNSURU TEŞKİL EDEN HAL VE ŞARTLAR İÇİNDE BULUNAN DAVACI TARAFIN BU DURUMUNU BİLEREK KENDİSİNE AŞIRI YARAR SAĞLAMADIKÇA GABİN İDDİASI GERÇEKLEŞMİŞ SAYILAMAZ.”

Y.4.HD. 6.10.1969 T. 7689 E. 8270 K.:

Özet : Manevi unsurların da (müzayaka hali, hiffet, tecrübesizlik, ALDATMA VE SÖMÜRME KASTI) araştırılması gerekir.

“…Bir sözleşmenin gabin nedeniyle feshini istemek için, Borçlar Yasa’sının 21.maddesinde yazılı unsurların gerçekleşmesi şarttır. …Mahkemece tanık sözlerine dayanılmak suretiyle dengesizliğin varlığı kabul edilerek hüküm verilmesi doğru olmadığı gibi olayda zarar gören davalıların müzayaka halinde bulunması veya sözleşmeyi yapanın hiffet veya tecrübesizliği dahi soruşturulup tespit edildikten sonra bu manevi unsurların yanında davalıların da sözleşmeyi yapan davacı tarafı aldatma sömürme kasdiyle hareket edip etmedikleri dahi araştırılıp tespit edilmek icabeder. Mahkemece bu yönler üzerinde herhangi bir soruşturma ve araştırma yapılmadan gabinin varlığı kabul edilmek suretiyle sözleşmenin feshine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu yönlere ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.”

Y.1.HD. 17.12.1973 T. 11864 E. 9446 K.:

Özet : Ehliyetsizlik ve gabin iddiaları birarada incelenemez.

“Davacı ehliyetsizlik ve gabin sebeplerine dayanarak iptal istemiştir. Bu sebeplerden biri ötekine aykırı düştüğü cihetle davacının hangi hukuki sebebe dayandığının hasrettirilmesi, ehliyetsizliğe müsteniden dava açtığı belirtilirse bu hususun tabip raporuyla ispat ettirilmesi, gabin sebebine dayanıldığı anlaşılırsa Borçlar Kanununun 21.maddesinde yazılı olduğu üzere inceleme yapılması gerekir. Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.”

Y.1.HD. 24.11.1976 T. E.10536 K.11572:

Özet : Gabinde ivazlar arasındaki açık oransızlık objektif unsuru, satıcının “müzayakası” ve alıcının bundan bilerek yararlanması da subjektif unsuru oluşturur.

“…Bir an için satışın hastalığın doğurduğu müzayaka nedeniyle yapıldığı kabul edilse bile, bir yönün daha ispat edilmesine ihtiyaç vardır. Davalının, davacının muzayaka içinde bulunduğunu bilmesi ve bu durumdan bilerek yararlanması gerekir. Taraflar küçük bir ülke kadar nüfusu olan İstanbul’da oturduklarına, satış vekilin vekili olan kişi marifetiyle yapıldığına, davalının satıcıyı tanıdığı ve onun hastalığını bildiği veya bilecek durumda olduğu ileri sürülmediğine, tanıklar davalının satıcının hastalığını bildiği ve bu durumdan yararlanmak suretiyle aşırı menfaat sağladığı yolunda en küçük bir araştırmada bulunmadıklarına göre olayda üçüncü unsur gerçekleşmemiştir. Yukarıda yazılı üç unsurun varlığı ispat edilmedikçe gabin nedenine dayanan davanın kabul edilmesi mümkün olmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi yolsuzdur.”

Y.1.HD. 15.11.1982 T. 1982/13003 E. 1982/13131 K.:

Özet : Aynı davada hem hile ve hataya, hem de gabine dayanılamaz, davacıya hangi hukuksal nedene dayandığı açıklattırılmalıdır.

“…Hile, hata ve gabin kavramları değişik nitelik taşıyan ve birbirlerine benzemeyen hukuksal müesseselerdir. Aynı davada hem hile ve hataya, hem de gabine dayanılması mümkün değildir. O halde davacıdan hile ve hata hukuksal nedenine mi yoksa gabin hukuksal nedenine mi dayandığının açıklattırılması ve davanın belirtilen sebeplerden birisine hasredilmesi zorunludur. Mahkemece, bu yön düşünülmeden olayda gabinin varlığını içerecek biçimde hüküm kurulması isabetsizdir. AYRICA KABULE GÖRE DE GABİNİN SUBJEKTİF UNSURUNU OLUŞTURAN MUVAZAYAKA HALİNİN GERÇEKLEŞİP GERÇEKLEŞMEDİĞİNİN YETERİNCE ARAŞTIRILMAMIŞ OLMASI DA DOĞRU DEĞİLDİR.”

Y.1.HD. 25.1.1989 T. 1988/11279 E. 1988/472 K.:

Özet: Muvazaya ve gabin aynı davada birlikte ileri sürülemez.

Y.1.HD. 22.3.1988 T. 1988/13917 E. 1988/3505 K.

Özet : Gabin ve ikraha aynı davada birlikte dayanılamaz.

YHGK. 20.11.1957 T. E.2/59 K.56:

Özet: Aynı davada gabin ve muvazaa iddiası bir arada incelenemez.

Y.4.HD. 15.11.1965 T. E.8101 K.5889:

Özet: Paranın sonradan verileceğine inanarak sözleşmenin imzalanması halinde, hile değil itimadi muamele söz konusu olup bunu aksi için tanık dinletilemez.

“…Davacı vekili; müvekkiline hile ile taksi satışına ait imza ettirilen senedin iptalini istemiş; dava tanık sözleriyle sabit olduğundan adi geçen 12.10.1962 günlü noter senedinin iptaline karar verilmiştir.

Noter önünde doğrudan doğruya düzenlenmiş belgenin geçersizliğini ileri süren alacaklının, satış parasını aldığı yolundaki ikrarının hile ile gerçekleştiğini açıklaması, olayda tanık dinlenmesine dayanak tutulamaz. Bu nitelikteki bir belgeye karşı tanık dinlenebilmesi için ileri sürülen olayların gerçekten hile teşkil edecek olaylar olması gerekir. Alacaklının ikrar edilen paranın sonradan verileceği düşüncesiyle noter önünde mal parasını aldığını açıklaması inanca dayanan bir işlemdir. Bunun hile sayılması usule aykırıdır.”

Y.4.HD. 13.07.1965 T. E.1383 K.3753:

Özet: Boş kağıda imza atan hile iddiasına dayanamaz.

“…Olay boş kağıda atılmış imzanın üst tarafının iddiaya göre davalı tarafından davacı aleyhine doldurulup borçlandırılmasına ilişkindir. Niteliği itibariyle uyuşmazlık itimadi muameleden doğmaktadır. İmzalı boş kağıdı karşısındakine veren kimse onun üzerine kendisini zararlandırıcı mahiyette ilaveler yapılabileceğini bilir. Buna rağmen kağıdı vermiş ise tehlikeleri peşinen kabul etmiş sayılacağı gibi, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı sarfetmeyen kişiyi de kanun himaye etmez. Yukarıda açıklandığı gibi itimada müstenit bu gibi muamelelerde imzayı veren karşı tarafın hilesine maaruz kaldığını iddia edemeyeceğine, hata da söz konusu olmayacağına göre HUMK.m.293/5 gereğince tanık dinlenerek iddianın ispatına yer verilemez.”

Y.4.HD. 17.3.1966 T. E.3624 K.3397:

Özet: Davacının ileri sürdüğü beyaza imza verdiği kağıdın davalı tarafından doldurulduğuna ilişkin olay, hile niteliği taşımadığından, belgeye karşı tanık dinlenemez.

Y.4.HD. 23.3.1968 T. E.4668 K.2754:

Özet: Hile; bir kimseyi bir hukuki ilişki kurmak için veya bu nitelikte bir hukuki sonuç doğurmak için irade açıklamasında bulunmayı sağlayıcı bir karara vardıracak bir takım eylem ve davranışların meydana getirilmesi ve bunun sonunda iradesinin açıklattırılmasınn sağlanmasıdır.

Düzenlenen belgeyi okumamak durumun hile olarak nitelendirilebilmesi; davalının veeya üçüncü kişinin, bu okumamayı sağlayıcı bir davranışın olayda ispatlanmasına bağlıdır.

İtimat üzerine belgeyi okumadan imza eden tarafın, kendi hatasına dayanarak irade açıklamasını o şekilde gerçekleşmesi gerekmediğini ileri sürmesi mümkün değildir.

Saikte hata, hile sayılmaz.

Y.4.HD. 2.11.1968 T. E.4138 K.9267:

Özet: Paranın alındığına ilişkin belgenin, hile ile alındığının kabulü için, olayların hile niteliğinde olması gerekir. Parayı verdiği belgede yazılı davalı, ayrıca ispatla yükümlü değildir.

Y.4.HD. 12.3.1970 T. E.531 K.2050:

Özet: Noterlikçe düzenleme biçiminde yapılan belgenin kendisine okunmadığı yollu iddia hile olarak dinlenemez. Bu bağlamda tanıkla ispata izin verilmez.

Y.4.HD. 20.12.1971 T. E.9204 K.10742:

Özet: Bedelsizlik iddiası ve hile niteliğinde olmayan olaylarda, tanık dinlenemez.

Y.13.HD. 18.2.1976 T. E.102  K.1156:

Özet: Boşa imza atan kişi hile iddiasına dayanamaz ve tanık dinletemez.

Y.13.HD. 17.9.1975 T. E.982 K.5332:

Özet: Beyaza imzada hile iddiası ileri sürülemez ve tanık dinlenemez.

Y.1.HD. 26.12.1977 T. E.12613 K.12794:

Özet: Hile ve bedelsizlik nedenleri ayrı ayrı hukuki sebeplerdir. Birarada incelenemez.

Y.4.HD. 16.1.1978 T. E.3949 K.327:

Özet: İmzalı boş belge verilmesinde hile iddiasına dayanılamaz ve tanık dinlenemez.

Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Paylaş
Benzer Yazılar
default-featured-image
‘Örselenmiş kadın’ hukuk kriteri olsun
default-featured-image
Yargıtay son noktası koydu! Maaş geçiş promosyonu...
i
Ülkenin PKK İle Mücadelesinde Halkın Gaz Bombasından Etkilenmesi Hak İhlalini Oluşturmaz-AYM Kararı
773x435_cmsv2_c889a1f1-98d8-599f-ae50-11fe5d156835-4814412
12 Yıldır Süren Davada Taraf Uzun Yargılamadan Dolayı Tazminat Hak Eder
alkolsatisi
Polis, Gece 22.00'dan Sonra Alkol Satışı Yapıldığına İlişkin Alıcı Kılığında Büfeye Tuzak Kuramaz
ankara-bam-4-123-07-202016-05
Her Ne Kadar Eşi ,Uyuşturucunun Sanığa Ait Olduğunu Söylese de Sanığın Kabulu Etkin Pişmanlık Hükmünü Oluşturur
569ae394-95b6-4415-aff8-89b675fee871b18d927d-177b-4859-ba00-88e448e92846
Koronavirüs Dolayısıyla Kiranın Düşürüldüğüne İlişkin Haberin BAM Kararı
907441-642x340
Yargıtay, Faturanın Sahteliğinde Bu Hususlara Dikkat Ediyor
arabuluculuk-nihai-tutanaginin-sunulmamasi-gerekcesiyle-davanin-reddi_65b78
Arabuluculuk Nihai Tutanağının Sunulmaması Gerekçesiyle Davanın Reddi
aile_konutundaki_serh_nasil_kaldirilir_h11977_2550f
Aile Konutu Şerhinin Terkini İstemi
ziraat-bankasi-halkbank-vakifbank-garanti-bbva--4882707
Bankalara Rekabete Aykırı Davranışlar
752x395-milyonlarca-arac-sahibini-ilgilendiriyor-danistay-acikladi-artik-hacizli-araclar-1560862424685
Hacizli Aracın Tescil Talebi, Noter Satışından Sonra Konulan Hacizler