Toplumu bilgilendiren ve bilinçlendiren en önemli araçların başında medya gelir. Bu sebeple yayın kuruluşları, kitleleri yönlendirici etkisini bir an olsun unutmamalı ve sorumlu davranmalıdır. Bazı gazete ve televizyonlarımız ise zaman zaman insana dair temel değerleri sansasyonelliğe kurban etmektedir. Şiddet haberlerinin dili şiddet içerebilmekte, istismar haberleri istismarın kendisine dönüşebilmektedir.
Çocuk odaklı habercilik nedir?
Çocuklara ilişkin uluslararası sözleşmelerde ve yasalarımızda belirtilen haklara yönelik haberlerin yazımı ve kitlelere sunuşu sürecinde çocukların dikkate alınmasıdır. Çocuğu hak ve özgürlük sahibi bir birey olarak görmek, çocukların hakları konusunda farkındalık yaratacak haberler yapmak, hak ihlallerini takip etmek temel ilkelerden olmalıdır.
Çocuk istismarı; çocukların fiziksel, duygusal, zihinsel ya da sosyal gelişimlerini olumsuz etkileyen tutum ve davranışlara maruz kalmalarıdır. Çocukları haberlerde de bu tür tutum ve davranışlara maruz bırakmamak yayın kuruluşlarının en temel ilkesi olmalıdır. Çünkü çocuklar; genellikle başına “trajik” bir olay geldiğinde, istismara ve şiddete maruz kaldığında, öldürüldüğünde ya da bir suça itildiğine haberlere konu olmaktadır. Bu durumu ortadan kaldırmak için de medyaya çok büyük sorumluluklar düşmektedir.
Hukuki ve Mesleki Esaslar
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin yanı sıra, Türkiye’de 9 Haziran 2004’te kabul edilen 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “kimliğin açıklanmaması” başlıklı 21. maddesinde, 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının, kimliklerinin açıklanması ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılması yasaklanmış ve bu yasayı ihlal edenlere para cezası öngörülmüştür.
Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun 1994 yılında aldığı kararla düzenlenen Basın Ahlak Esasları’nın birinci maddesinde çocuklara yönelik yayın ilkesi şöyle belirtilmiştir:
“Küçüklerin ve gençlerin toplum içinde, kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkileyecek veya onlara yönelik cinsel tacize teşvik eden ve şiddeti özendiren yayın yapılamaz.”
1998 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından kabul edilen Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde yer alan “Gazetecinin Doğru Davranış Kuralları” başlıklı bölümde çocuklara ilişkin etik kurallar düzenlenmiştir: “Çocuklarla ilgili suçlarda, cinsel saldırılarda, sanık, tanık ya da mağdur (maktul) olsun, 18 yaşından küçüklerin açık isimleri ve fotoğrafları yayınlanmamalıdır.
Aynı bildirgede, “Çocuğun kişiliğini ve davranışlarını etkileyebilecek durumlarda, gazeteci, bir aile büyüğünün veya çocuktan sorumlu bir başkasının izni olmaksızın çocukla röportaj yapmamalı veya görüntüsünü almaya çalışmamalıdır.” ilkesi benimsenmiştir.
Çocuklar İçin Yayıncılık Etik İlkeleri
Türkiye’de televizyon yayıncılığı alanında ise çocukları korumaya yönelik etik ilkeler 2007’de kamuoyuna duyurulan “Yayıncılık Etik İlkeleri” ve 6112 Sayılı Yasa ile belirlenmiştir. Bazıları şunlardır:
1. Çocuklar haber konusu olduğunda, temel haklarının korunmasına özen gösterilmeli.
2. Trajik olaylara ilişkin haberlere çocukların katılımı istenmemeli, bu haberlerde çocuklarla röportaj yapılmamalı, stüdyoya konuk olarak getirilmemeli, haberin tek tanığı çocuklarsa, ruh sağlıklarına zarar vermeyecek şekilde konuşulmalı, bu durumlarda mutlaka ebeveynlerinden izin alınmalı.
3. Çocukların yargılanmasına ilişkin haberlerde mutlaka uzmanların danışmanlığına başvurulmalı.
4. Çocuklar televizyona konuşmaya hevesli olabilir; ancak söyledikleri uzun vadede onların yaşamını olumsuz etkileyebilecek, zarar verebilecek ifadelerse, kullanılmamalı.
5. “Çocuk İzleyiciler” başlığı altında da çocukların maruz kalabileceği zararlı içerik konusuna değinilmiştir: Haber bültenlerinin, çocukların da ekran basında olduğu saatlerde yayınlandığı unutulmamalı; bu nedenle haber dilinde ve görüntülerde dikkatli ve özenli davranılmalı. Çocukların izlemesinin zararlı olabileceği durumlarda, haber başlamadan önce çocukların ekran basından uzaklaştırılması için uyarı yapılmalı. Çocukların da haberleri izlediği, haberlerden beklentileri olduğu göz önünde bulundurulmalı.
6. Çocukların da haber alma hak ve özgürlüğüne sahip oldukları unutulmamalı.
Söz konusu ilkeler yanında 2011’de kabul edilen 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun da yayıncılık alanını yasal açıdan düzenlemektedir. Yasanın üçüncü bölümü Yayın Hizmeti İlkelerini belirlemektedir. Buna göre, Yayın İlkeleri çocuklara yönelik şiddet ve ayrımcılığı yasaklarken, onların gelişimlerine zarar verecek programlara maruz kalmalarını da engellemeye yöneliktir.
Yeni Travmalar Yaratmayın
İstismar olaylarında medya, sorumluluk alan ve çözümleri tartıştıran bir tarzı benimserse toplumsal fayda artacaktır. Reyting uğruna; çocuğu yeniden hırpalayan ve ruhunu yaralayan sunuşlardan kesinlikle kaçınılmalı, çocuğun üstün yararı gözetilmelidir. Mahkemelerde (cinsel istismar vakalarında) çocukla görüşmeler uzman eşliğinde ve özel odalarda yapılırken herkesin daha dikkatli davranması gerektiği açıktır. Yaşadığı travmayı dahi anlamlandıramayan çocukların uzman olmayan kişilerce dinlenmesi ve çocuğun üzerinde baskı kurulması onu iyileştirmeyecek aksine ikincil bir travma yaratacaktır. Şiddet ve istismar haberlerinde “korkunç, vahşet, iğrenç” gibi aşırı duygular dile getirilmemelidir. Şiddete haz duyulmasının önüne geçilmelidir. Yayınların içeriğinde verilen bilgi ve görseller için ailenin onayı alınmalı, mümkün olduğunca da ailenin görseli kullanılmamalıdır. İstismara uğrayan mağdur çocukların görselleri kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu dramatik görsellerle çocuğun travmasını tetiklenebilir, bir başka çocuğun travmasını canlandırabilir, bir başka faile de çağrı yapmış olabilirsiniz. Korkan, utanan, ağlayan çocuk fotoğrafları kullanılmamalıdır. İstismar mağduru çocukla röportaj yapmanın onu damgalamaktan öteye geçmeyeceği unutulmamalıdır.
Suça Sürüklenen Çocukları Kazanmak
Aynı hassasiyetin suça sürüklenen çocuklar için de gösterilmesi oldukça önemlidir. Suça sürüklenen çocukların gerekli önlemler alınarak yeniden topluma kazandırılması için haberlerde kesinlikle görüntülerine, kimlik bilgilerine, konuşmasına yer verilmemelidir. Kısacası medya çocukları ötekileştirmemelidir, damgalamamalıdır. Çocuğun medyada teshir edilmesi ve dışlanmaya neden olması çocuğun çocuk olma hakkını elinden almaktır.
Doğru bir medya yönetimi ve kullanımı ile çocukların kendilerini ifade etme, düşüncelerini açıklama ve bilgi edinme hakları da en iyi şekilde medya aracılığıyla sağlansın.
Unutmayalım; çocukların yarını bugündür.
Av. Merve AYVALI
Kaynakça:
- Akdeniz İletişim Dergisi, Ruhdan Uzun, Çocukların Medyadan ve Medyada Korunması:
Çocuklara Yönelik Etik Davranış Kurallarının İncelenmesi, - Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, Aynur Arslan-Özlem Duğan,
Suça Sürüklenen Çocukların Medyada Temsili: Bir Alan Araştırması, Mart 2016
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/234625
https://bianet.org/files/static/bia_kitaplar/Cocuk_Odakli_Habercilik_Elkitabi.pdf