Duruşma defteri, Ankara Barosu’nun her yıl hazırlatıp üyelerine dağıttığı bir ajanda…
İçinde Adalet Bakanlığından tutun Ankara’daki bütün yüksek mahkemelerin, idari yargı ve adli yargı mahkemelerinin, savcılıkların, icra dairelerinin başta kalemleri olmak üzere, bütün birimlerinin adı ve iletişim bilgileri var. Avukatlar için zorunlu bilgileri içinde barındıran çok yararı bir araç…
Bu yıl ilk kez politikleşti… Morardı! Şimdi bütün avukatların her gün baktıkları, duruşma günlerini yazdıkları defter mor renkte. Arka kapağında ise “İstanbul sözleşmesi yaşatır” cümlesi yazılı. Baromuz safını seçmiş… ABD ve AB fonlarından milyonlarca dolarla beslenen LGBT-İ derneklerini, Gey, Lezbiyen, Trans, Biseksüel cinsel tercihleri toplumumuza dayatan, emperyalist kültürün gönüllü propaganda aygıtı olmaya yönelmiş.
20 bin avukata karşı büyük saygısızlık…
Sanılır ki 20 binin üzerinde üyesi olan Ankara Barosunun mensupları LGBT-İ’yi savunuyor ve İstanbul Sözleşmesi’nden yana. Tam aksine, Ankara Barosu üyeleri büyük çoğunlukla bu politik çizginin, yöneticilerin, LGBT-İ dayatmasının kesinlikle karşısındadır.
Hangi avukat İstanbul Sözleşmesinden kaynaklı “toplumsal cinsiyet” propagandalarına karşı duyarsız kalabilir? Ya da kendini bilmezlerin “trans çocuklar vardır” zırvasına evet diyebilir?
Doğuştan cinsiyeti ile uyumsuzluk yaşayan insanlarımız olabilir; vardır da. Onlara saygımız insanlığımızın gereğidir. Onlar konumuzun dışında olan insanlardır. Onların sağlıklı bir hayat sürdürebilmeleri için her türlü devlet ve toplum katkısı şarttır. Fakat LGBT-İ bu değil. ABD’nin AB ülkelerinin çürümüş “toplumsal cinsiyet” kavramı, isteyenin istediği cinsiyeti tercih etmesi özgürlüğü denen sapkınlığı savunuyor. Bu bir emperyalist dayatmadır. Aile yapısını tahrip etme, insan ilişkilerini çözme, ahlaki yozlaşmadır. En başta da kadını aşağılamakta, sevgiyi öldürmektedir. Bunu kabul edilmez buluyoruz. İstanbul Sözleşmesi bu dayatmayı meşrulaştırdığı için de kabul edilemez.
Ankara Barosu, arkada kalan 2021 yılı içinde Diyanet İşleri Başkanı ile girdiği polemikte LGBT-İ derneklerini savundu. İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilmesine karşı yürütülen kampanyanın en önünde yürüyen örgütlerden biri oldu.
İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti önleyen bir sözleşme değil. Öyle tanıtılsa da gerçek bu değil. Sözleşmeyi denetim örgütü ülkemizdeki etnik, dini bölünmeleri kaşıyan bir örgüt konumunda. Grevio’nun (Uzmanlar Komitesi) raporları ortadadır.
İstanbul Sözleşmesi kadını aşağılayan, aile yapısını tahrip eden, toplumsal cinsiyet kavramını meşrulaştırıp, biyolojik cinsiyet dışında cinsel tercihlerin propagandasını ve bunu çocuklarımız dahil, genç nüfusumuza dayatan bir sözleşmedir. Çok sayıda ülkenin reddettiği, çekildiği bir sözleşmedir. Türkiye, haklı olarak bu çürümüşlüğün önüne geçmek istedi. Sözleşmeden çekildi. Çekilme yöntemi tartışılabilir.
Kadına şiddete karşı hukukumuzda yeterli düzenleme var. 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” kadına şiddete karşı her türlü önlemi ve müeyyideyi kapsıyor. Bu yasanın güçlendirilmesi sorunu olabilir. Bu yolda mücadele edilmesini anlarız. Uygulamada özellikle mağdurların vekili olan arkadaşlarımız, kadına karşı şiddet ve cinsel suçlarla ilgili yasalarda eksiklikler ve sorunlarla karşılaşabilirler. Eksikliklerin giderilmesi, yeni düzenlemeler yapılması için Baroların en etkili örgütler olduğu bir gerçek. Fakat “Mor zehirlenme” eylemi Baroların bu konudaki çalışması değildir. Morlaşanlar, LGBT-İ kampanyasına katılanlar aslında kadını aşağılayan, erkeği aşağılayan, aile yapısını zedeleyen biyolojik cinsiyet dışında tercihler dayatan, bunun yaygınlaşması için milyonlarca dolar bağış alan, fonlanan, fondaş örgütlerdir. Bunlar emperyalist güçlere, ülkelere alet oluyorlar.
Ankara Barosu yöneticilerinin farklı cinsel tercihleri propaganda özgürlüğü, topluma dayatma özgürlüğü yoktur. Kimse Ankara Barosunu kamuoyunda mor zehirlenmenin propaganda aracına dönüştüremez.
Karşınızda Ankara Barosunun devrimci geçmişini, emperyalizme karşı, aydınlanmacı birikimini Muammer Aksoyları, Sadık Erdoğanları, Atilla Savları bulacağınızı çok geçmeden göreceksiniz.
“Mor Baro” hesabı tutmayacaktır. Ankara Barosunu “Mor Baro” yapmaya gücünüz yetmeyecektir.