Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Hukuk fakültelerindeki öğrenci niceliğinin Türkiye’de ne kadar avukata, hakime, savcıya ihtiyaç var, buna göre belirlenmesi lazım” dedi.
Ankara’da düzenlenen Hukuk Eğitim Sempozyumu’na katılan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, yaptığı konuşmada hukuk fakültelerinde nitelikli hukukçulara ihtiyaç olduğunu hatırlatarak, üniversitede verilen eğitimin yargı hizmetlerinin çıtasını belirleyeceğini söyledi.
Hakim ve savcı adaylarına seslenen Gül, nitelikli bir hukukçu olmak için mesleki kaliteye ulaşmanın temel hedef olması ve amacın sadece bir üniversiteye girmek olmaması gerektiğini vurgulayarak, “Hangi hukuk fakültesini seçecekseniz oranın akademik kadrosuna bakın. Orada hukuk eğitiminin felsefesine, literatüre yaptığı katkıya bakın. O fakülteden mezun olanların yaptığı çalışmalara bakın. O fakülte sizi hak ediyor mu ona bakın ondan sonra tercihinizi yapın. Bir hukuk fakültesinin ziyaret etmiştim, sadece bir profesörün olduğunu, başka profesörün olmadığını üzülerek müşahede ettim. Orada okuyan öğrenciler adına üzüldüm. Dolaysıyla bu konuda başta YÖK’ün çok önemli sadece tabela asmak değil, içeriğini doldurma, öğretim kadrosundan vizyonuna varıncaya kadar adalet bilinci hukuk fakültesinde ortaya konur. Orada bu bilinci almadıktan sonra yargısal kararlarda çok ciddi sorunlar olur” ifadelerini kullandı.
“Niceliği İhtiyaca Göre Belirlenmeli”
Türkiye’de ne kadar avukat, hakim ve savcıya ihtiyaç olduğunu belirledikten sonra ona göre hukuk fakültelerinin öğrenci sayısını ortaya koyması gerektiğine işaret eden Gül, aksi takdirde gençlerin hayalleriyle oynandığını söyleyerek, “Oraya büyük bir hayalle giriyor, mezun olduktan sonra avukat, hakim ihtiyacı o kadar değilse orada mezun olmuş hayalleri yıkılmış bir gence tahammül edemeyiz. Dolayısıyla bu sempozyum çıktılarının başta YÖK tarafından çok ciddi ele alınarak, bu bakanlıkla ilgili kurumlarda ne kadar ihtiyaç var, bu ihtiyaç analizlerini yaparak bir gelecek tasavvurunun ortaya konması bir elzemdir. İnanıyorum bu toplantı buna da katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Teorik ve pratik eğitimin iç içe olması gerektiğini vurgulayan Gül, “Hakim ve savcı yardımcılığının Meclis de takdir ederse bu yasama döneminde yürürlüğe girmesiyle birlikte ‘hakim, savcı yardımcılığı’ diye bir müesseseyle kürsüye geçmeden önce, hakim, savcı olmadan önce bir ara yerde adliyenin tozunu ve buradaki dosyaların ne anlama geldiğini hazırlık yaptıktan sonra kürsüye çıkmasını hedefliyoruz. Bu konuda önemli bir katkı sağlayacaktır” açıklamasında bulundu.
“Hukuk Türkçesi Dersi Olmalı”
Yargı mercilerinin verdiği kararların bir mantık örgüsü çerçevesinde Türkçe’nin güzel, anlaşılır şekilde kullanılmasının çok önemli olduğunu söyleyen Bakan Gül, “Hukuk eğitiminde bu çerçevede hukuk fakülteleri müfredatında hukuk Türkçesi dersinin de olmasında fayda görüyorum. Bu konunun da uzmanlar tarafından değerlendirileceğine inanıyorum. Bu konu bizim için teorik bir konu da değildir. Söz gelimi anayasamızın da dili mana noktasında açık olmadığı için ülkemiz çok sıkıntılar yaşadı. Özellikle anayasa ciddi şekilde istismar edildi. Farklı günlerde, zamanlarda yargısal aktivizmi bile bu anlamda örneklerini gördük, ağır bedeller ödedi Türkiye. 1982 Anayasası ‘fakat, ama, ancak’larla özgürlükleri genişleten değil daraltan bir anlam sergiledi. Oysa toplumsal sözleşme olan anayasanın toplumun dili olan güzel, berrak Türkçe ile bezenmesi gerekir” diye konuştu.
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ise, kaliteli adalet hizmeti için tüm hukuk mesleklerinde yüksek standartlar uygulanması gerektiğini ve hukuk eğitiminde yapılması gereken öncelikli işlerden birisinin de hedefin açıkça tanımlanması olduğunu açıkladı.
Adalet Bakanlığınca Ankara’da bir otelde düzenlenen Hukuk Eğitimi Sempozyumu’na Bakan Gül ve Yargıtay Başkanı Akarca’nın yanı sıra Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, yargı mensupları ve hakim ile savcı adayları katıldı.